28 Aralık 2011 Çarşamba


Korkarım ben kalabalıktan..Kalabalık insanlardan.Küçük bir dünyam olsun isterim.Kahvem,sigaram,ben.Tek başıma film izlemek,yemek yemek,kitap okumak,gezip,dolaşmak isterim.Hatta aynanın karşısına geçip kendi kendime konuşmak…Kavga yok gürültü yok stres yok.Sen yoksun..Film bittikten sonra oturup saatlerce film hakkında konuşacağım,mutfağı alt üst ederek birlikte yemek hazırlayıp, ağzımı şapırtada şapırdata “elimize sağlık ne de güzel olmuş” diyebileceğim,”aa bak dün bir kitap okudum şöyle bir şeyden bahsediyordu ne kadar ilginç değil mi” girişiyle saatlerce o konuyu tartışabileceğim,ilk kez gittiğim bir yerde tişörtüne yapışıp “hadi hadi şu tarafa da bakalım” diyerek çekiştirebileceğim sen yoksun.Bir şeye sahip olurken yanında mutlaka kaybedeceğimiz şeylerde olacaktır.Önemli olan gelen şey gidenden daha mı önemli?Daha mı mutlu eder beni?

Bu zamana kadar senin gelişinle kaybettiğim hiçbir şeye üzülmedim.Çünkü gelen o kadar güzel, o kadar mutluluk vericiydi ki..Gözüm görmedi hiç birini.Ama sıra kendimi kaybetmeye geldiğinde işte o zaman her şey zor,her şey karmaşık..Kendime sürekli sorup duruyorum şimdi.Bir yalan için kendini kaybetmeye değer mi ?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder